Dünya Kupasında grup maçları bugün tamamlandı. Biz de reds of kop olarak hemen gruplara şöyle bir göz atalım dedik.
Ev sahibi Güney Afrika'nın bulunduğu grup olan A grubunda ilk maç G.Afrika ile Meksika arasındaydı. Normalde açılışlara süpriz sonuçlar ya da futbolcular damgasını vururken bu kez damga vuran şey ne bir gol ne de bir futbolcuydu.
Vuvuzela! Evet tüm dünya vuvuzela'yı konuşuyordu ilk maçtan sonra. Sevenler, sevmeyenleri kafa şişirdiğini düşünenler, farklı bir tat olduğuna inananlar. Herkesin fikri başkaydı vuvuzela ile ilgili. Ancak futbolcular vuvuzla ile ilgilenmiyor açılış maçını kazanmak için sahada ter döküyorlardır. İlk maç Galatasaray'ın avuçlarından kaçırdığı Giovanni Dos Santos'un etkili oyununa sahne olurken 1-1 bitiyor son yıllardaki vasat açılış maçları serisine bir yenisi ekleniyordu. Aynı gün turnuvada çalkantılar yaşayacak olan Fransa ile turnuvanın başına damga vuracak ekiplerinden Uruguay kapışıyor anca gol sesi çıkmıyordu.
İkinci maçlarda Uruguay ev sahibini Forlan'ın güzel oyunu ile 3-0 geçerken, grubun diğer maçında 2010 Dünya Kupasının en çalkantılı takımı Fransa'da 45.dakikada oyundan alınan Anelka, teknik direktör Raymond Domenech'e küfürler savuruyor ve sonrasında da kamptan kovuluyordu. Bu maçta Meksika, güçsüz (!) Fransa'yı 2-0'la geçiyordu. Son maçlara gelindiğinde ise Uruguay Meksika'yı 1-0'la geçerken, vuvuzela ülkesi Güney Afrika antipati merkezi Fransa'yı yeniyor ve turnuvayı buruk bir sevinç ile tamamlıyordu.
B grubunda turnuva öncesi favorisi Arjantin 3 maçını da kazanarak 9 puanla güzel bir hava yakaladı gruplarda. Bunda en büyük etken sanıyorum ki Maradona'nın futbolculara olan inanılmaz yakın davranışları ve Messi'yi yüceltmesiydi. Gruptan çıkan diğer takım ise Kore'nin güney tarafıydı. Futbol katili Yunanistan'ı yenip son maçta Nijerya ile berabere kalan Güney Kore 2.tura çıkmayı başardı.
Tek amaçları 10 kişi topun arkasında durmak ve elde ettikleri topları ileride Samaras'a şişirip onun cebelleşmesini izlemek olan Yunanistan cidden izleyenleri kanser etmeye uğraşıyor gibiydi. Nijerya'ya nasıl oldularsa 2 gol atıp 3 puan alabildiler. Higuain Güney Kore karşısında hat-trick yaparken Messi Barcelona'daki pas trafiğini burada bulamayınca biraz daha etkisiz kalıyordu. Son maçın son dakikasında Yakubu'nın boş kaleye topu sokamayıp takımını ikinci turdan etmesi ise grubun akılda kalan dramatik anlarından biriydi.
C grubunda futbolun beşiği ile futbolun son sıralarda geldiği iki ülke elele bir üst tura çıktılar. İlk oynanan ABD İngiltere maçında yeni top Jabulani ilk kurbanını verdi. İngiltere kalecisi Robert Green üzerine gelen topu içeri alarak tüm dünyanı şok etti. Bu grup diğer gruplara göre biraz daha sönük maçlara sahne olsa da son maçların son dakikasında golü atan Amerikan'ın en yeteneklisi London Donovan ülkesini gruplardan çıkartıyordu.
Bu grubun en büyük hayal kırıklıklarından biri Wayne Rooney oluyordu. 3 maçta da etkili olamayan İngilizlerin en büyük umudu 'acaba kendini bir üst turlara mı saklıyor?' sorularını akıllara getiriyordu. Cezayir ise sadece ilginç saç stilleri ile akıllara kazınıyordu.
D grubunda uzun süredir göremediğimiz Appiah, Türkiye'yi seçmediği için her gördüğümüzde biraz burulduğumuz Mesut ve Galatasaray'lıların çok sevdiği Neill & Kewell ikilisinden dolayı kimi destekleyeceğimizi bilemiyorduk. Güçlü Almanya, süpriz şekilde Sırbistan'a kaybetse de kalan 2 maçını da kazanarak 6 puanla grup lideri olarak çıkıyordu. Avusturalya ilk maçta Almanya tarafından 4 kez tokatlansa da kalan maçlarında 4 puan topluyor ancak averajı onların bir üst tura çıkmasını engelliyordu. Gana, Almanya'dan çok fark yemeyince üst tura çıkıyordu.
Almanya'da Mesut Özil çok iyi oyunlar çıkartarak turnuvanın yıldızlarından biri olabileceğinin sinyallerini verirken, ilk maçta 4 gol yiyen Avusturalya'da Neill tek başına bir şeyler yapamıyordu. Son maçta ise diğer bir tanıdı Kewell kaleye giren topu elle keserek kırmızı kart görüyor ve penaltıya sebep oluyor böylece dünya kupasından toplam 23 dakika sahada kalabiliyordu. Sırbistan ise sadece lideri yenip başka puan alamayarak bir ilginçliğe imza atıyordu.