Pages

8 Eylül 2010 Çarşamba

Ulusal Takımımız ve Grup A

Ulusal takımımızın da bulunduğu A Grubu'nda bu akşamki maçlar sonrası gidişat da belli olmuş durumda. Türkiye ile oynayacağı maçlar dışında hepsini kazanacağını beklediğim bir Almanya ve son Belçika maçında da izlediğimiz gibi olumlu ve olumsuz her iki yönde de her an herşeyi yapabilecek bir Türkiye karşı karşıya gelecekler. Azerbaycan-Kazakistan grupta son iki sıra için, Avusturya-Belçika ortadaki iki sıra için ve Türkiye ile Almanya da ilk iki sıra için yarışacaklar. Milli takımımız fazlasıyla soru işaretleri ile dolu durumda. Gerek kadroya alınmayan oyuncular gerekse alınanların formsuz oluşları. Bu tartışmalar ve kulüp takımlarımızın elemelerde de ortaya koydukları yetersiz oyunlar eşliğinde ikide iki yaparak başlamanın oldukça güzel olduğu düşüncesindeyim.Saha içine gelirsek ilk maçta Astana Arena'da tehlikeli sinyaller veren ancak buna rağmen gol yemeden kazanan bir milli takım izlemiştik. Maç hakkında herkesin akıllarında muhtemelen Hamit Altıntop'un golü kalmıştı ve Belçika maçı öncesi umut ışığı Hamit'in formuydu. Brüksel'de Belçika'yı tek golle geçen Almanya adına ise sahada iki Bayern'li vardı. Golü hediye eden Van Buyten ve golü atan Klose. Aynı Van Buyten Saraçoğlu çimlerinde kendini olumlu yönde gösterirken kalemize iki gol bırakıyordu hem de kafayla. O malum zaafımız yan toplar sonucu kazanmamıza rağmen skor tabelası 3-2 yi gösteriyordu. Kazanılmış maçlar sonrasında da konuşmak gerekir ki yediğimiz iki golde de kalecimiz Onur'un büyük hatası mevcut. Maçın kaybedilmemiş oluşu onun toparlanması için güzel bir netice fakat Volkan Demirel'i kesecek duruma henüz erişmediğini gösterdi. Aynı dakikalarda da Almanlar evlerinde konuk ettikleri Azerilere pek iyi ev sahipliği yapmıyor ve 6-1'lik sonuçla onları uğurluyorlardı. Büyük merakla beklenen maç sıradaki Almanya-Türkiye karşılaşması olacak. Unutmadan eklemek isterim ki iki maç üst üste kazandığımızı hatırlamayalı yıllar olmuştu bu çarşamba-pazar klişesindeki grup maçlarında.
Bireysel olarak değerlendirmek istediğim bazı oyuncular var iki maç sonucunda. Kişisel fikrimce Aurelio'nun artık milli takım düzeyinde yeri kalmadığı kanaatindeyim, yaptığı tüm müdahaleler faulle ve fobimiz olan duran topla sonuçlandı. Çünkü kadroya bile davet edilmeyen Mehmet Topal, Ceyhun Gülselam ve Necip Uysal gibi genç oyuncular mevcut elimizde. Tuncay'ın da Kazak maçında saç bandını düzeltmekten oyun oynamadığını herkes farketmiştir muhtemelen, Belçika maçında da Semih oyuna girdikten sonraki on dk. dışında Tuncay'ın varlığının bir katkısı olmadı takımımıza. Herkesin ağzında olan bir isim de Volkan Şen. Kazım'ın takıma davet edildiği bir ortamda Volkan'ın adının geçmemesi üzücü bir durum. Ligde hakemlere itiraz eden agresif haliyle bazen bana da antipatik gelse de mevcut durumda Hamit'in ortaya gelmesi ile sağ kanatta yer alması gerekirdi hem de ilk onbirde. Gökhan Gönül ve Sabri'nin zorlukla oynatıldığı bir dönemde kimsenin aklına gelmeyen Serkan Balcı ve yapabileceği katkılar içinse (!) koyuyorum.
Uzun sözün kısası ikide iki yaparak Almanya'ya gidecek olmak büyük bir moral ve özgüven olacaktır. Hamit ve Arda'nın taşıdığı, Ömer Erdoğan'ın her işinin olumlu olduğu, Onur-Aurelio-Tuncay üçlüsünün bu iki maç içinde zarar verdiği bir milli takım izledik. Başında Guus Hiddink olan bir takım oluşturulduysa hedef Almanya'nın ardından ikincilik olmamalı. Onlarla baş edebilmek ve gençleşmeyi geciktirmemek dileğiyle yolun açık olsun milli takım.

1 yorum:

littleiv dedi ki...

her cümlesine katıldığım bir yazı olmuş. eline sağlık marbury :)