Amsterdamsche Football Club Ajax yani bildiğimiz futbolcu üretim merkezi olarak ünlü Ajax kulübünün iki efsanesi bir karede. Patrick Kluivert henüz altyapıda oynamakta ve A takım oyuncularına tüm dünyanın olduğu gibi o da hayran gözlerle bakmaktadır. Dönemin büyük starı Frank Rijkaard ile bir lig maçı öncesi resim çekilmiş ve mutluluktan havaya uçmuştur. Hagi'nin golünde sevinirken objektiflere yakalanan top toplayıcı çocukla aynı yaşlardadır o dönem...
8 Aralık 2010 Çarşamba
Rijkaard ve Kluivert
Amsterdamsche Football Club Ajax yani bildiğimiz futbolcu üretim merkezi olarak ünlü Ajax kulübünün iki efsanesi bir karede. Patrick Kluivert henüz altyapıda oynamakta ve A takım oyuncularına tüm dünyanın olduğu gibi o da hayran gözlerle bakmaktadır. Dönemin büyük starı Frank Rijkaard ile bir lig maçı öncesi resim çekilmiş ve mutluluktan havaya uçmuştur. Hagi'nin golünde sevinirken objektiflere yakalanan top toplayıcı çocukla aynı yaşlardadır o dönem...
Uykusuz Bırakan Penaltılar
KK Palace vs Civics - (2005 yılı) -Namibya Kupası - 48 penaltı - (17-16)
A.Juniors vs Racing Club - (1988 yılı) - Arjantin Ligi - 44 penaltı - (20-19)
T.Wells vs Littlehampton - (2005 yılı) - FA Cup - 40 penaltı - (16-15)
Obernai vs ASCA Wittelsheim - (1996 yılı) - Fransa Kupası - 40 penaltı - (15-15)
Gençlerbirliği vs Galatasaray - (1996 yılı) - Türkiye Kupası - 34 penaltı - (17-16)
M.Herzliya vs Maccabi P.Tikva - (2006 yılı) - İsrail Kupası - 34 penaltı - (12-13)
Hollanda vs İngiltere - (2007 yılı) - Avrupa Ümitler Şamp. - 32 penaltı - (13-12)
Obernai ve ASCA maçı ise hava fazlasıyla karardığı için penaltı atışlarına devam edilemeden yarım kalmış. Artık Fransa'nın hangi köyünde oynandı maç bilinmez ama medeniyet bu olsa gerek:) Gençlerbirliği ve Galatasaray maçını o yıl radyodan dinlemiş olan ben ise en çok kaleci Hayrettin'e şaşıp kalmıştım. Spiker her seferinde de top ve Hayrettin ayrı köşelerde lafını söylediğinde gözlerim kapalı o maçı düşünürken neden birini bile yakalayamadı diye düşündüm yıllarca. İnsan ortada dursa bile biri çarpardı diye düşündüm uzun süre. Ve hala.
7 Aralık 2010 Salı
Surinamlı Hollandalılar ve Devşirme Futbol
3 Aralık 2010 Cuma
Tarihten Kesitler 1: Manchester United-Galatasaray
16 Kasım 2010 Salı
Futbol ve Müzik
Bizdeki durum nedir diye şöyle bir baktığımızda ise 1985-86 şampiyonluğu gecesi TRT ekranında Beşiktaşlı futbolcuların hep bir ağızdan söylediği "Civelek" ve 86-87 de Galatasaray'ın şampiyonluğunun futbolcular tarafından anlatıldığı ve çok tutan albümler unutulmazlar arasında. Ercan Saatçi, Ufuk Yıldırım ve Murat Uzunal'ın "Şifa Niyetine" albümlerinin en çok ses getiren şarkısı "Futbol"du. Şarkının klibinde Fenerbahçeli Oğuz Çetin, Turan Sofuoğlu, Fadıl Vokri, Şenol Ustaömer hep bir ağızdan "Sarı mavi yeşil meşil fark etmez/ Yürüyoruz aynı yolda biz/ Futbolu şiddet sanan taraftarlarla yanlış kararlara lafımız" nakaratını söylemişlerdi. Futbolculuktan şarkıcılığa geçen isimlerin başında hiç kuşkusuz "Fabrika Kızı" adlı şarkıyı bizlere çok sevdiren Alpay(Ankara Demirspor), Ümit Davala(Galatasaray, AC Milan, W.Bremen), Mahmut Tuncer(Şanlıurfaspor), Mustafa Uğur(Gaziantepspor), Yavuz Şimşek & Şükrü Birand(Fenerbahçe)geliyor. Didier Drogba'da "Soyunma odasında müzik dinlemek çok cool bir şey" derken, Serkan Kırıntılı'nın her maç öncesi dinlediği bir Eylem şarkısı olan "Aman" ise gözlere iyi geliyor olsa gerek. Aşağıdaki videoda ise Emre'li Okan'lı döneminde İnter'li futbolcuların seslendirdiği bir şarkıyı dinliyoruz. Javier Zanetti ve Recoba'nın futbol sonrası meslekleri gözünüzde canlanacak gibi bu klip sonrasında.
30 Ekim 2010 Cumartesi
Ali Sami Yen'de Yeniden Hagi
Galatasaray parçalı forma ile sahaya çıkarken hastaneden sponsorlu Antalyaspor İbrahim Tatlıses mavisi forması ile arz-ı endam edecekti Sami Yen'in yeşil çimlerinde. Tribünler yavaş yavaş dolarken sahada parlayan bir kel kafanın gözükmesi üzerine 'bu keltoş yine mi burda lan' diyerek Ömer'e veryansın edilmeye başlanacaktı.
25 Ekim 2010 Pazartesi
Futbol Dolu Bir Pazar
21 Ekim 2010 Perşembe
Liverpool Rijkaard Galatasaray Hagi
16 Ekim 2010 Cumartesi
Yılın Kapağı: Nuri Şahin
Küfür etsen bu kadar koymazdı be Nuri. Kapağın kralı. Olayın tamamını şuradan izleyebilirsiniz.
12 Ekim 2010 Salı
Jordan ve Saç Stilleri
2 Ekim 2010 Cumartesi
Güzel Bir Kadıköy Akşamı
Orta yapmayı öğrenen Caner'in soldan ortasına Hakan Şükür tipi çağdaş kafayı vuran Niang ilk golü filelere yolluyor ardından hiç vakit geçirmeden bir kara tren edasıyla soldan yüklenip iki üç kişinin belini kırdıktan sonra bir golü de Aykut'un kendi kalesine atmasını sağlıyordu. Gerçekten iyi adamdı bu Niang, Galatasaraylıları Selçuk'tan bile daha fazla korkutacak bir adam çıkmıştı sonunda Fenerbahçe'de.
1 Ekim 2010 Cuma
Galatasaray Madeni: Karabük Altın Buldu
26 Eylül 2010 Pazar
Quaresma vs Martı
25 Eylül 2010 Cumartesi
24 Eylül 2010 Cuma
Bir CM Efsanesi: 'Joaquín' Sánchez Rodriguez
22 Eylül 2010 Çarşamba
4-3-3 ve Chelsea
Başlığımızdaki takım olan ve Ancelotti ile oturmuş bir düzene sahip Chelsea'ye gelirsek, geçtiğimiz seneye nazaran kendilerinden daha da eminler artık. Ray Wilkins-Bruno Demichelis-Paul Clement. Adı çoğu kimse tarafından bilinmeyen bu isimler aslında Ancelotti'nin büyük yükünü üzerinden alan asistan antrenörler. Görünmeyen kahramanlar bir nevi. Chelsea gibi takımlar için gereken antrenör profili aslında tamamen Ancelotti'yi tanımlıyor diyebiliriz. Zira gerek oyuncuların maddi manevi donanımları gerekse yönetimsel kişilerdeki seviye bu tarz antrenörlerle uyum sağlayabilir. Futbolculuk kariyeri, insan ilişkileri, ağır bir tavır ve en önemlisi oyuncular tarafından duyulacak olan saygı kavramı.
Chelsea'de kaleye göz attığımızda Nihat'tan yediği golden beri eski seviyesine bir türlü dönememiş olsa da, Sparta Prag sezonundan beri hayran olduğum bir isim var. Petr Cech. Middlesbrough'dan kadroya katılan Ross Turnbull ve aslında ikinci adam olan portekizli Henrique Hilario da kadrodaki diğer eldivenler. Branislav İvanovic ve Jose Bosingwa defansın sağında oldukça güçlü iki isim ancak sol taraftaki Ashley Cole henüz dünyada alternatifsiz bir isim, bilgisayar oyunlarında dahi. Orijini sağ bek olsa da Paulo Ferreira her iki bek için de güçlü bir alternatif. Yeni transfer Ramires sağda, Zhirkov ise solda hem defans hem de orta sahada aşağı yukarı her amaca hizmet edebilecek görev adamları pozisyonundalar. Patrick Van Aanholt ve Jeffrey Bruma'nın alternatif olmaktan şimdilik uzak oldukları defansın ortasında ise Alex ve bir efsane olan Terry dışında, Carvalho'nun kaybından beri üst düzey bir alternatifin eksikliği hissediliyor.
Orta sahaya geldiğimizde belki de benim futbol anlayışım için en iyi orta saha tanımına uyan bir isim var kadroda. Beklenildiği gibi Lampard değil bu isim. Michael Essien. Defansif yönü biraz daha ağır basıyor olsa da modern futbolun gerektirdiği herşeyi yapabileek düzeyde yegane isim bana kalırsa Essien. Obi Mikel ve Lampard'la birlikte sürekli işleyen bir orta saha göze çarpıyor. Joshua McEachran ismi üzerine bir işaret koyarak geçiyorum ve önümüzdeki yıllarda orta sahada dikkat çekecek bir isim olacağı inancındayım. Yossi Benayoun'un gelmesi oldukça olumlu bir hamle olsa da Joe Cole'un kaybedilişi bazı görüşlere göre iyi bazılarına göre de çok kötü oldu Chelsea adına.
Malouda-Drogba-Anelka. 4-3-3 taktiğinde ileri üçlüde yer aldığında ideal onbir için Lampard-Essien-Obi Mikel orta saha üçlüsü kadar göz kamaştırıcılar. Fabio Borini,Gael Kakuta ve Daniel Sturrigge gibi umut vaad eden isimlerin en büyük avantajı Didier Drogba gibi bir oyuncunun ardından geliyor olmalarıdır. Salomon Kalou'nun varlığı da üst düzey bir alternatif oluşturuyor forvet hattında. Kaybedilen birçok oyuncudan sonra aslında alternatif eksikliği defansın ortası dışında pek de göze çarpmıyor Chelsea'de. Rakamsal dizilişlere çok aldırış etmiyor olsam da 4-3-3 için biçilmiş kaftan tek bir üst düzey takım var o da maviler.Yazının başından beri Roman Abramovich adının bir kez bile geçmemiş olmasının tek sebebi de Chelsea'de gerek sportif gerekse kurumsal olarak işlerin fazlasıyla yolunda gidiyor olmasıdır. Man.City de bu bakış açısıyla işe başladığından beri sadece harcanan paralarla konuşulmaya devam ediyor. Ligde oynanan beş karşılaşmada attıkları 21 gol ve yenilen 1 gol de sezon başı formun yüksekliğinden mi yoksa La Liga'daki Barça-Real Madrid benzeri alttakilerden uzaklaşma ile mi alakalı zamanla göreceğiz. Şampiyonlar Ligi'nde Zilina karşısında deplasmanda alınan 4-1'lik galibiyette beklenen bir sonuçtu. Sezon sonunda uzak ara şampiyonluğa aday bir takım var karşımızda. Şampiyonlar Ligi'nde neler yapacaklar göreceğiz.